27 Nisan 2011 Çarşamba

EDA BEBEK İZMİR'DE

Ahmet AVCI






TORUNUM EDA PELİN’İN İZMİR’E İLK GELİŞİ - 23 MART 2011



22 EYLÜL 2010 tarihinde dünyaya gelen torunum Eda Pelin’in doğumunda bulunmuştuk. 40’ıncı gününde de Antalya gezisinden dönerek görmüştük. Kurban Bayramını da Kemer’de geçirerek İzmir’e dönmüştük…

Daha 40 günlükken sevimliliği ve güler yüzlülüğü hepimizi etkilemişti…





En çok da abisi Ata Ahmet sevmişti. Severken de: “Kız biliyor musun ben seni kaç yıl bekledim” diyordu.

Ata Ahmet bu yılki Eğitim dönemi ara tatilinde İstanbul’a gidip, dönüşte de İzmir’e gelince babaannesi kendisini Fethiye’ye bırakıp dönmüştü.

Bir süre sonra da Nursen’in rapor işi için İzmir’e gelmesi gerekince, Mete Edayı da alarak geleceklerini bildirince sevinmiş, Ata’nın kalacağını bildirince de üzülmüştük.

Edayı özlemle bekliyorduk. Resimlerini görmüştük ama son durumunu merak ediyorduk.

23 Mart Çarşamba günü akşamı geldiler. Bir de ne görelim, Ahmet de gelmiş. Bize sürpriz yaptılar… Ahmet’i de görünce daha çok sevindik.

Eda bayağı büyümüş, ele avuca gelir olmuştu.

Herkese gülücükler dağıtıyor… Oturuyor, nerede ise emekleyecek…

Halası da İlayda da çok sevdiler.



Eda, İzmir’e de dedesinin evine de ilk kez geliyordu, Halası ve İlayda da Eda’yı  ilk kez görüyordu.

Halası, yarım altın taktı. İlayda oyuncaklarından verdi.

Perşembe günü Nursen, Hastaneye gitti. Tetkik için yatması gerektiği söylenmiş…

Yatak boşalması için bir süre bekleyecek.

26 Mart cumartesi günü; oğlum Mete, Torunum Ata Ahmet’le birlikte, Vardiya Bizde Platformunun düzenlediği “VATANSEVERLERE ÖZGÜRLÜK” yürüyüşüne katıldık. Böylesi anlamlı yürüyüşe oğlum ve torunumla birlikte katılmak benim için onurdu, ama yaşananları o kişilerin uğradığı haksızlığı düşününce de hala içim acıyor, bir yanımın eksik olduğunu hissediyorum.

Pazar günü baba oğul Fethiye’ye döndüler…

Eda ile annesi İzmir’de kaldılar…

Eda artık evimizin sevgilisi olmuştu…

Kucaktan inmiyordu.

28 Mart Pazartesi günü; Nursen’i hastaneden aradılar ve yatırdılar. Tetkikleri başladı. Aynı gün akşam da Eda ile birlikte benim yaş günümü kutladık…





Gece 22 de Edayı annesine emmesi için götürdük. Tekrar 01’de de Nursen’i eve getirip sabah 0630 da hastaneye götürdüm. Eda’yı annesiz zapt etmek çok zordu.

Salı günü Nursen’in belinden, hiç istemediğimiz halde sıvı almışlar… Ağrıları var. Öğleden sonra Eda’yı yine annesine götürdük. Annesine bu gece çıkması için izin vermediler.

Gece 23’ te ve sabah 05’ te tekrar Eda’yı annesine götürdük.

30 Mart Çarşamba günü öğlene doğru Eda yine annesine gitti… Allah hiçbir yavruyu annesiz koymasın.

Nursen Çarşamba günü akşama doğru hastaneden çıkartıldı… 13 Nisan için tekrar kontrole çağrıldı. Fethiye’ye gidelim mi bekleyelim mi diye tereddüt geçirdik.

Daha sonra kontrol tarihi, 6 Nisan olarak düzeltildi. Ve beklemeye karar verdik.

5 Nisan’da Devre arkadaşlarımızla birlikte Bornova Yaka köydeki kahvaltıya katıldık…

Tüm arkadaşlarım Eda’yı çok sevdiler. Elden ele dolaştı… Güzel bir gün geçirdik.

Ertesi gün de 6 NİSAN’DA Nursen’in tetkikleri yapıldı ve biz de işimiz bitince Fethiye’ye saat 15 00’de hareket ettik. Akşam 20 15’te ulaştık.

Ahmet de kardeşini çok özlemişti… Babası da…

Eda da sanki evini çok özlemişti…

Evin her noktasını inceliyordu…

Ahmet 8 Nisan Cuma günü okul çıkışı top oynamış terleyince de su içmiş. Akşam da midesinden ve bağırsaklarından rahatsızlanarak, yatağa düştü.

İlaç, arkasında iğne ve sonunda da iki serum yiyerek kendine gelebildi.

Bu arada olan Nursen’e oldu… Çocuklardan hangisi ile uğraşacağını şaşırdı…

Zaten Eda için kadrolu bir bakıcı gerek.

Artık o da kendisinden başkası ile ilgilenilmesini istemiyor…

Ne zaman görsem; ya bir şeyler yiyor ya da emiyor…

Başkasının ağzının kıpırdamasına da dayanamıyor.

Allah torunlarımı bağışlasın, bahtlarını açık etsin…

Eğer Mete, Sera işlerini yoluna koyarsa ve Ahmet tam iyileşirse ben de Perşembe günü İzmir’e döneceğim…

11 NİSAN 2011